Başarının Yeni Psikolojisi: Sabit vs. Gelişime Açık Zihniyete Sahip Olmanın Etkileri | Laba Uluslararası Eğitim Platformu
Для отслеживания статуса заказа — авторизируйтесь
Введите код, который был выслан на почту Введите код с SMS, который был выслан на номер
Код действителен в течение 5 минут Код с sms действителен в течение 5 минут
Вы уверены, что хотите выйти?
Сеанс завершен
На главную
Blog

Arama

Başarının Yeni Psikolojisi: Sabit vs. Gelişime Açık Zihniyete Sahip Olmanın Etkileri

Stanford Üniversitesi’nde psikoloji profesörü olan Carol Dweck’in başarının kaynakları üzerine gerçekleştirdiği 30 yılı aşkın araştırmalarının sonuçlarını inceliyoruz.

cover-46-6595637dd0a61094178620-min-659c0c4ae7a2e516008445.jpg

Bill Gates’in kişisel kitap önerileri arasında yer alan “Aklını En Doğru Şekilde Kullan”, Carol Dweck’in profesörlüğünün ilk yıllarında insanların başarısızlıkla nasıl başa çıktığına dair artan ilgisiyle başlıyor. Seneler boyunca birçok anaokul, ilkokul ve üniversitede konuyla ilgili çalışmalar düzenleyen Dweck ve ekibi, şaşırtıcı sonuçlara ulaşıyor. Kitap boyunca sanattan iş dünyasına, eğitimden spora kadar birçok alanda önde gelen isimlerden örnekler de sunan Dweck, bir bireyin sahip olduğu düşünce yapısının hayatını nasıl değiştirebileceğini gözler önüne seriyor. 

Sade diliyle her seviyede okura hitap eden “Aklını En Doğru Şekilde Kullan”, bize başarısızlıklarımız, yeteneklerimiz ve düşünce yapımız arasındaki ilişkiyi derinden sorgulatıyor. Bu incelememizde, Dweck ve ekibinin bulgularını sizler için ana hatlarıyla derledik. Keyifli okumalar!

Gen vs. Çevre

İnsanlık tarihinin başlangıcından beri, insanlar düşünceleri, davranışları ve eylemleri aracılığıyla ulaştıkları sonuçlar konusunda farklılıklar göstermiştir. Bu durum doğal olarak bazı insanların neden daha yetenekli, bazılarının neden daha ahlaklı ve genel anlamda insanların neden birbirlerinden farklı oldukları sorularını doğurmuştur. Ortaya çıkan sorulara cevap arayan uzmanların bazıları, bu özelliklerin doğuştan belirli ve sabit fiziksel özellikler olduğuna yönelik sonuçlara ulaşmış, frenoloji ve kraniyoloji gibi bilimlerin yükselişine öncü olmuştur. 

Zaman içerisinde, insanların geçmişi, genleri, tecrübeleri, çevreleri vb. etkenler de denkleme dahil edilerek IQ testi gibi değerlendirme yöntemleri oluşturulmuştur. Ancak günümüzde, insan zekası ve yeteneklerinin yalnızca genlere ya da çevresel şartlara dayandığını savunan sert bir görüşe neredeyse rastlanmamaktadır. IQ testinin mucidi psikolog Alfred Binet, bizzat insan zekasının sabit bir olgu olmadığını vurgulamıştır: “...pratik, eğitim ve en önemlisi metodoloji aracılığıyla dikkatimizi, hafızamızı, değerlendirme yeteneğimizi artırabilir ve kelimenin tam anlamıyla geçmişte olduğumuzdan daha zeki hale gelebiliriz.”

Günümüzde uzmanlar, bireyin inançlarının da hayatı üzerinde büyük bir etkisi olduğunu savunmaktadır. İnancın gücünden yola çıkan Carol Dweck, 30 yıldır süregelen araştırmalarında bireyin kendisine dair sahip olduğu görüşün hayatını şaşırtıcı ölçüde etkilediği sonucuna ulaşmıştır. Dweck’in bulgularına göre, herkes sabit veya gelişime açık bir zihniyete sahiptir. 

growth mindset

Düşünce Yapıları: Sabit vs. Gelişime Açık Zihniyet

Dweck, sabit ve gelişime açık isimlerini verdiği iki baskın zihniyete, ilk olarak, 10 yaşındaki çocukların çeşitli zorluklarda bulmacalara verdiği tepkilerle ulaşmıştır. Bazı çocuklar, bulmacalar zorlaştıkça daha da heveslenerek “böyle meydan okumalara bayıldıklarını” ifade ederken, diğer çocuklar hayal kırıklığına uğrayıp bulmacaları çözmek istemediklerini dile getirmiştir. Çocukların bulmacalara verdiği tepki, yetiştirildikleri zihniyet doğrultusunda başarısızlıkla başa çıkma yöntemleri geliştirdiklerini göstermektedir.

Bazı insanlar, küçük yaştan itibaren sabit bir zihniyete göre yetiştirilir. Sabit zihniyet, insanların belirli alanlarda doğuştan yetenekli olduklarını savunur. Erken yaşta “dahi” ilan edilen çocuklar, dış baskılarla yerleşmiş sabit zihniyetin etkisine kapılarak hayatlarını diğer insanların beklentileri doğrultusunda geçirmeye odaklanır ve yaptıkları en ufak hatada “hayal kırıklığı” oldukları algısına kapılırlar. Sabit zihniyete göre, birey halihazırda yeteneği olan bir konuda kısa sürede başarıya ulaşır, başarıya ulaşamıyorsa o konuyla ilgili yeteneği yoktur ve denemekten vazgeçmelidir. Sabit zihniyet çabaya inanmaz. Ancak, çocukluk yıllarında bireyi önemsiz bir bulmaca çözmeyi reddetmeye iten sabit zihniyet, ilerleyen yıllarda bireyin iş, kariyer, ilişki veya ebeveynlik gibi alanlarda büyük fırsatlar kaçırmasına sebep olabilir. 

Örneğin, Enron ve McKinsey gibi ünlü şirketlerin insan kaynakları departmanlarının üniversitelerde sözde doğuştan gelen yetenekleri bulmak için büyük miktarlar harcaması sabit zihniyeti yansıtmaktadır. İşe alınan bireylerden bir an önce yüksek performans sergilemeleri beklenir. Ancak, yeni mezunlar çok yetenekli olduklarından, az eğitim alır ve işlerinde ilerleme veya yeni pozisyonlara yükselme beklentisi içinde değildir. Enron şirketinin iflası The New Yorker yazarı Malcolm Gladwell’e göre sahip oldukları yeteneğe bağlı zihniyetten kaynaklanmıştır.

Gelişime açık zihniyet ise, sabit zihniyetin tam tersi bir inanca dayanmaktadır. Gelişime açık zihniyete göre, insanın temel becerileri çaba aracılığıyla geliştirilebilir. Herhangi bir insanın yatkın olduğu alanlar farklılık gösterse de, herkes tecrübe, eğitim ve pratik yoluyla değişebilir. Ancak, bu, herkesin yeterince emek vererek hayal edebileceği her şeyi başarabileceği anlamına gelmez. Aksine, bireyin gerçek potansiyelini çaba ve pratik süreci olmadan tahmin etmek imkansızdır. Bu bağlamda, gelişime açık zihniyete sahip bir birey, sabit zihniyete sahip bir bireyden farklı olarak başarısızlık karşısında tamamen yıkılmak yerine eksikliklerini ve hatalarını analiz ederek bir sonraki adımını belirleyebilir.

Jim Collins, şirketlerin yükselişini incelediği kitabında, gelişime açık zihniyete sahip liderlerin çalışanların başarısına olan etkisini kanıtlayan bulgular elde etmiştir. Enron şirketinin yeteneğe takıntılı zihniyetinin aksine, perakende elektronik ürün satışı yapan Circuit City şirketinin CEO’su Alan Wurtzel, yönetim kurulunu “doğuştan yetenekli” kişilerden oluşturmaya çalışmak yerine şirketin karşılaştığı problemleri çözmek için verimli tartışmalar yapabilecek, öğrenmeye açık bir ekip kurmuştur. Circuit City’i iflasın eşiğindeyken devralan Wurtzel, 15 sene içinde paydaşların New York Menkul Kıymetler Borsası’nda şirket tarihindeki en yüksek geri dönüşü almalarını sağlamıştır.

Robert Wood ve Albert Bandura da, işletme alanındaki yüksek lisans öğrencileri üzerinde bir çalışma düzenleyerek, sabit zihniyet ve gelişime açık zihniyet arasındaki farkın etkilerini incelediler. Öğrencilere karmaşık bir yönetim görevi verilen çalışmada sabit zihniyete sahip olanlar, yeteneklerini koruma ve hayal kırıklığı olarak algılanma kaygısıyla hatalarından ders çıkaramadılar. Diğer taraftan gelişime açık zihniyete sahip olanlar, geri bildirime açık tavırlarıyla hatalarından ders çıkararak stratejilerini geliştirdiler. Gelişime açık zihniyete sahip olan öğrenciler, sabit zihniyete sahip olanlardan daha üretken hale geldiler ve süreç boyunca sağlıklı bir özgüven sergilediler.

Kitap boyunca verilen örnekler, bireylerin, hangi sektörlerde olursa olsun, başarıya giden yolculuklarında karşılaştıkları zorluklara, sahip oldukları zihniyetlere bağlı olarak verdikleri tepkilerin elde ettikleri sonuca etkisini net bir şekilde gösteriyor. Sabit zihniyete sahip bireyler yeteneklerine olan sınırsız inançları sebebiyle belki de gerçek potansiyeline ulaşamazken, gelişime açık zihniyete sahip bireyler hatalarından ders çıkararak ilerlemesini sürdürüyor.

Düşünce Yapınızı Sorgulamak

Dweck, gelişime açık bir zihniyete sahip olmanın faydalarından bahsederken, yeteneğin önemini yadsımaya çalışmıyor. Aksine, gelişime açık zihniyete sahip kişilerden örnekler vererek kişinin zihniyetini değiştirmesiyle halihazırda sahip olduğu yetenekleri en yüksek seviyeye çıkarabileceğini vurguluyor: “Başarıya ulaşan kişilerin örneklerini kullanarak, gelişime açık zihniyetin ne kadar ileri gidebileceğini gösteriyorum: Yeteneklerin geliştirilebileceğine inanmak, insanların potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanır. Ayrıca, rahat bir tavıra sahip kişilerin eğlenirken geçirdikleri zamanın örnekleri, sabit bir zihniyete sahip olanları ikna etmek için o kadar etkileyici olmayabilir. Bu, onlar için ikna edici bir alternatif sunmaz, çünkü bu, eğlence ile mükemmellik arasında bir seçim gibi görünmesine neden olur." 

Dweck, her insanın sabit veya gelişime açık zihniyete sahip olmasına ek olarak, kişinin farklı konularda farklı zihniyetleri taşıyabileceğini de ekliyor. Başarıya giden yol, zihniyetimizi sorgulamakta yatıyor:

  1. Geçmişinizde sizi ölçtüğünü düşündüğünüz sınav notu, işten çıkarılma performans değerlendirmesi gibi bir etken var mı? Onunla birlikte gelen tüm duyguları hissedin. Şimdi olaya gelişime açık bir zihniyetle yaklaşın. Rolünüzü dürüstçe değerlendirin, ancak bu değerlendirmenin zeka veya kişiliğinizi tanımlamadığını unutmayın. Bunun yerine şu soruyu sorun: O deneyimden ne öğrendim (veya öğrenebilirim)? Onu gelişimimin temeli olarak nasıl kullanabilirim? 
  2. Depresyonda hissettiğinizde nasıl davranıyorsunuz? Daha fazla emek mi harcıyorsunuz yoksa her şeyden vazgeçmeyi mi seçiyorsunuz? Bir dahaki sefere kendinizi kötü hissettiğinizde, gelişime açık bir zihniyeti benimsemeye çalışın. Öğrenmeyi, zorlukları aşmayı, engellerle yüzleşmeyi düşünün. Çabayı olumlu, yapıcı bir güç olarak baz almayı deneyin, sıkıcı bir yük olarak değil.
  3. Her zaman yapmak istediğiniz ancak kendinizi yetersiz hissettiğiniz için cesaret edemediğiniz bir şey var mı? Onu yapmak için bir plan yapın.

Dweck, gelişime açık bir zihniyete ulaşmanın kişinin kendisini sorgulayarak olası hatalara ve başarısızlıklara farklı bir bakış açısıyla yaklaşmaktan geçtiğini savunuyor. Ekibiyle birlikte zihniyet üzerine vaka çalışmalarını yayınlayıp workshoplar düzenleyerek kişilerin bu süreci uygulamalı olarak deneyimlemesine olanak tanıyor. Aynı zamanda TED gibi platformlarda konuşmalar yaparak zihniyetin etkisini dünyaya anlatıyor.

İşte veya okulda tüm görevlerimizi hızlı ama mükemmel bir şekilde tamamlamamız beklenen dinamik toplumumuzda, hayal kırıklığı gibi hissetmek yerine içimize dönerek gelişime açık olduğumuzu benimsemek, her geçen gün artan kaygı ve depresyon mücadelesinde etkili bir başa çıkma yöntemi olarak ortaya çıkıyor.

Haber bültenimize abone olun

Haftada en iyi materyalleri içeren bir mektup. Hiçbir şeyi kaçırmamak için abone olun
Takip ettiğiniz için teşekkür ederiz