Для отслеживания статуса заказа — авторизируйтесь
Введите код, который был выслан на почту Введите код с SMS, который был выслан на номер
Код действителен в течение 5 минут Код с sms действителен в течение 5 минут
Вы уверены, что хотите выйти?
Сеанс завершен
На главную
Blog

Arama

Mutsuz Olmak: Bir Yüreklendirme

Wilhelm Schmid’in mutsuz olmak üzerine yazdığı etkileyici kitabı yorumluyor ve özetliyoruz.

cover-80-662f89b425332522386863-6634eb04c0079609283190.webp

Wilhelm Schmid mutsuz olmaya dair derinleştiği kitabında okuyucuyu klişelerden uzak ve felsefi bir derinliği olan düşünmeye teşvik ediyor. Bize hiç sormadığımız soruları sordurup mutluluk ve mutsuzluk gibi basit görünen kavramların daha önce düşünmediğimiz alanlarına bizi davet ediyor. Bu yazımızda ünlü filozofun kitabının bizi etkileyen ve çarpıcı kısımlarını sizin için derledik. Hayatınıza anlam katmasını dileriz!

Mutsuz Olmak

Mutluluk diktatörlüğü bir tehdittir, başarılı bir hayat kavramı abartılmaktadır. Güzel ve dolu bir hayatın illa başarılı bir hayat olması gerekmez. Hiçbir gölgeli yanı olmayan hayat, kusursuz ilişkiler, tamamen başarılı olmak, bunların hepsi bir illüzyondur. Bu illüzyonun sonucu olarak, en ufak bir başarısızlık karşısındaki kişi kendini 2-3 kat daha mutsuz halde bulur. Mutlulukta ısrarcı olmak şımarıkçadır, gerçekçi değildir. Var olması gereken “gölgeli yanlarla” kavga edip onları reddetmeye çalışan insan yorulur, enerji kaybeder, kendini daha mutsuz bir halde bulur.

Talih Beni Bulduğunda 

Mutluluk aslında mutlu tesadüflerden oluşur. Ortaçağ’ın Almancasının Glück (mutluluk) kelimesi bir durumun tesadüfen olumlu veya olumsuz bir sonuca bağlanması anlamına gelir. Önümüze düşen veya düşmeyen talihsiz tesadüfler karşısında “Bu benim yazgım. Olacak olan olur. Hayrını şerrini kimse bilemez” diyebilmek kişinin elindedir.

Mutluluk Her Zaman Mutlu Eder mi?

Hayattan zevk almak ne kadar hoş olsa da her zaman mümkün değildir. Kişi gündeminde ne ile meşgul ise ve mutluluğunu nerede fazlasıyla arıyorsa karşıtlığın negatif etkisi bir o kadar fazla olur. Mutluluğu başarıda arayan en ufak bir başarısızlıkta yıkılabilir, hep eğlenmek isteyen biri azıcık sıkılınca büyük mutsuzluğa karışabilir veya mutluluğu sağlıkta arayanın en ufak bir nezlede keyfi fazlasıyla kaçabilir. Yaşama sanatını hayatta devamlı mucize aramak sananlar da vardır, onlar da gündelik hayatın olağanlığında sıkılırlar. Halbuki mucizevi olmayanları kabul etmek de yaşama sanatının bir parçasıdır.

Kimisi de devamlı aşk ister. Aşk kadar insanı mütemadiyen mutsuz eden başka bir alan var mıdır ki? Bu mutsuzlukta güzel anlamlar yatar. İnsanın hayatında mutsuzluğa da ihtiyacı vardır, biz bunu kendimize kimi zaman aşk yoluyla tedarik ederiz. Meşhur filozof Kant da “hayatın saadetleri ve insanların mükemmelliğe erişmesiyle ilgili fazla yüksek (!) taleplerde bulunmama” konusunda ısrar eder. Nietzsche felsefi problemlerinde mutluluğun bir iktidar meselesi mi yoksa geleceğin bir zuhuru mu olduğunu düşünür ve tartışır. 

Unutulmamalıdır ki, mutluluğu zevkte aramak mutsuzluğu garanti eder. Sadece sevinç duymak ve mutlu olmak memnuniyetten ziyade bıkkınlığı da tetikler. Kimi zaman kendini keyifsizliğe bırakmak bir memnuniyet kaynağıdır, çünkü keyifsizlik çabasız bir yerdir. Keyifsizlik bu çabasızlıkta aslında bir dinlenme yeridir ve mutluluğa alan açar. Mutluluğun sürekli olarak hedef olarak gösterilip pazarlandığı günümüz dünyasında mutsuz olmak cesaret gerektirir. Acıları da mutsuzluğu da anlamlandırabiliriz. Zaten zıtlıklarla tezahür eden bu kavramlar birbirini anlamlı kılar. Acıyı bilmeyen hazzı da bilinmez.

Önerilen gönderi:

preview-66-660a8de4b35aa862443588.png

Mandela Etkisi Nedir?

Okuyun

Edebi Hoşnutluğa Veda

Hoşnutluk elbette iyidir, ama maksat onu aramayı abartmamaktır. Gevşeklik halinde ısrarcı olmak iyiye işaret değildir; değişim, gelişim, ilerleme ve iyileşme yaratmaz. İnsanlık tarihindeki ilerlemelerin çoğunu hep hoşnutsuzluk ateşlendirir.

Hayatın Bereketi Sadece Olumlu Şeylerden İbaret Değildir

Bir şeyleri pozitif görmek onları farklı açılardan ele almak adına iyi olabilir. Ama bu düşünme sadece pozitif olanı görme isteğine yol açarsa problemli bir hal alır. Mutsuzluğu hayata katmak, ona var olma hakkı vermek kıymetlidir.

“Tek tek her bir vakada olmasa bile, ilke olarak hayatın kutupsallığıyla barışabilir miyim?” 

Depresyon: Hastalık

Günümüz çağında insanın anlam bulamaması yaygınlaşmış durum. Çalışmamızda, ilişkilerde ve genel olarak hayatımızda anlam bulma güçlüğü çekiyoruz. İnsan anlam buldukça kuvvetlenir, birçok şeye göğüs gerebilir. Peki anlamı nerde bulabiliriz?

Anlamı gönül hoşluğunda ve mutlulukta ararız, ama bu mutluluk zorlaması, hayatımız ve stresli işlerimiz bizi burnout’a sürükler. Oysa mutsuz hissetmek anlam arayışını tetikleyebilir. Kişinin kötü hissettiği an çabucak buradan çıkmak istemesi ve içinde bulunduğumuz sistemin de tedavi ve ilaçlarla bu duruma “yanlış giden şeyler” etiketini yapıştırması mutsuzluğa olan mesafemizi artırır ve mutsuzluğa alan tanımaz. 

Uçurumun Kıyısında Yaşamak

Depresif insanın gözleri hep olumsuzu görür. Kişinin hayatına anlam katmak için sorması gereken ilkesel sorular şunlar olabilir: “Ne yaptığımı gerçekten biliyor muyum? İyi düşündüm mü? Bütün zorluklardan azade bilinçli karar verdim mi?”

Bu sorularda derinleşebilmek hayatı öylesine, belirlenimsiz, rastgele yaşamaktan kurtarabilir bizi… Perspektifimizi de büyüteç altına alabiliriz. Bazı şeyleri belki de bizim perspektif yanılsamamız anlamsız ve kapkara bir açıya çevirmektedir. Çünkü hayat göründüğünden ibaret değildir, her zaman bir sürü perspektif vardır ve bu çokluk, olanakların bereketini de asla tüketmez.

Mutsuzlukla Beraber Yaşamak

İnsanın beş duyusu önemli bir anlam kaynağıdır. Düzenli hareket ve yürüyüş melankoliyi deneyimlerken duyusal olanın tecrübesine bizi götürür. İnsan kendisi ve mutsuzluğuyla yaşamak için çalışmalıdır, bu çalışmanın gelir getiren bir çalışma olması gerekmez; kalpten bağlanılan ve içinde hüzne izin olan alışkanlıklar da anlamlıdır. İçinde zıt duyguların da barınmasına müsaade edilen arkadaşlıklar da iyidir. Çatışma ve sıkıntıların etkileyemeyeceği ilişkilerde anlam sorgulanmaz çünkü zaten elde cevap vardır. Tüm bunlar bize dayanıklılığını hüzün anlarında da koruyan “anlamlar” kazandırır. Doğayla ilgili her bağlantı kişiye kuvvet özü devşirir. Melankolik kişi tüm bunlarda melankolikliği içinde “evinde” hisseder. Zihinsel olarak tam anlamasa da, her şeyi konuşabildiğimiz ilişkiler, ilişkiye anlam ve derinlik katar. Anlatılabilen her şey anlamın bir başka kaynağıdır; başkalarına anlattığımız şeylerle düşüncelerimizi toparlarız. Sanat, edebiyat ve sürekli eğitim, insanın yepyeni bağlantılar kurmasına yardımcı olur ve bu sayede hayatta her şeyin nasıl hoş bir bağlantıda olduğuna şaşırırız. Küçükten büyüğe tüm hedefler anlamlıdır, hedef koymadan hayatı geldiği gibi yaşamak da anlamlı bir tercihtir.

Aşkınlık Yeteneği Olarak Melankoli

Melankolik kişi bu sonlu, kısıtlı ve bereketsiz yaşamda sonsuzluğun ihtimalini bilen ve onu hissedendir. Günümüz dünyasında, bu sonsuzluk ihtimalini öte dünya ile ilişkilendirerek, belki de kendimizi bu ilişkiden doğacak kuvvetten soyutlamışızdır. 

Ancak, melankoli yalnızca sonsuzluğun içindeki sonluluğu fark etmekle kalmaz; aynı zamanda sonsuzluğun imkansızlığını fark edip, ona ulaşmaya yönelik çileli çabalardan kurtulmayı da ifade eder. O zaman melankoli yeni bir özgürlüktür diyebilir miyiz?

Melankolinin Gelmekte Olan Çağı

Duyarlılık, umut ve kurtuluş sunar. Bu nedenle, talihin karanlık tarafları hiç de anlamsız değildir. Mutsuz kişiler, tehlike, yanlışlık, haksızlık ve adaletsizliği, mutlu insanlardan daha hızlı algılarlar.

Haber bültenimize abone olun

Haftada en iyi materyalleri içeren bir mektup. Hiçbir şeyi kaçırmamak için abone olun
Takip ettiğiniz için teşekkür ederiz