Ethan Gans, küçük startup’lardaki kısıtlamalardan Citibank gibi dev şirketlere ve sonunda Mastercard'ta bir liderlik rolüne kadar her şeyi sürekli değişen fintech dünyasında tüm gelişmelere şahit oldu. Laba Group’un global markası ELVTR’a verdiği röportajda bir fintech ürün yöneticisinin rolünü özel kılan şeyin ne olduğunu, bir startup için mi yoksa bir banka için mi çalışmanız gerektiğini ve biyometrinin neden ödeme sektörünün geleceği olduğunu açıkladı.
Sizi fintech alanında kariyer yapmaya iten şey neydi?
Kariyerime 13 kişilik küçük bir mobil pazarlama girişiminde başladım. Şirketlerin mobil uygulamalara entegre olabilmesi ve anlık bildirimler gönderebilmesi için bir SDK geliştirdik. Daha sonra girişimimiz IBM tarafından satın alındı ve ben de birkaç yılımı IBM'de çalışarak geçirdim.
Sonrasında finansal hizmetler hakkında daha fazla bilgi edinmek istediğim için CitiGroup/Citibank'te yeni oluşturulan ödemeler ve alacaklar ekibinde görev aldım. Bankanın ödeme alanında devrim yaratmak üzere kurulan yeni bir ekipti.
Çoğu büyük finans kurumu eski tarz bankalar olarak faaliyet gösterdiğinden teknolojileri ve altyapıları pek güncel değil. Bizim ekibimiz ise, bankayı teknoloji açısından 21. yüzyıla taşımak için oluşturulmuş bir ekipti. Çok fazla bankacılık deneyimim yoktu ama bende teknolojiden anlayan birini gördüler. Startup günlerimden beri hızlı gelişen teknoloji ortamında nasıl çalışılacağını biliyordum ve bu ilkelerin bazılarının Citi'de uygulanmasına yardımcı oldum.
İşe ilk başladığımda bunun çok basit bir endüstri olduğunu, ödemelerin A'dan B'ye olduğunu düşünüyordum: birisi kredi kartını kullanıyor veya Paypal kullanıcı adını giriyor ve işlem anında gerçekleşiyor. Artık ödeme sektörüne "soğan" demeyi seviyorum. Katmanları soydukça daha fazlasıyla karşılaşıyorsunuz. Süreç o kadar derin ki.
Ben de tam olarak bunu seviyorum. Teknolojide son gelişmelere dahil olmayı seviyorum ve ödemelerde her yıl, takip etmeniz gereken büyük bir gelişme oluyor.
Dört yıl sonra bir değişiklik arayışına girdim. Daha teknoloji odaklı, daha küçük bir şirket bulmak istedim. MasterCard'ta çalışan ve olumlu deneyimleri olan insanlar tanıyordum, bu yüzden onların küresel ödeme tokenizasyonu ekibinde ürün yöneticisi olarak çalışmaya başladım.
MasterCard çok yenilikçi ve ileri teknolojiye sahip. Şirket, kendisini bir finansal hizmetler şirketinden ziyade teknoloji şirketi olarak tanımlıyor.
Citi gibi eski bankalar fintech'i benimseme konusunda neden zorlanıyor?
Tüm büyük finans kurumlarında bürokrasi hakim. Öyle bir inceleme altındalar ki, her şeye mikroskopla bakıyorlar.
Ne zaman yeni bir fikir ortaya çıkarmaya çalışsanız, o fikir mikroskop altına alınır ve meyvesini vermesi çok uzun sürer. Hukuk, mevzuata uyumluluk, AML ve KYC'den pek çok farklı ekibin fikri onaylaması gerekir. Bu da birçok yeniliğin gecikmesine sebep olur.
Bu tür bir ortam/gözetim, fintech'lerde veya daha küçük şirketlerde mutlaka mevcut olmak zorunda değildir. Fintech'ler hızla ilerliyor. Eğer Citi gibi bir bankaysanız ve onlarla rekabet etmek istiyorsanız süreçlerinizi hızlandırmayı öğrenmeniz gerekiyor.
Ürün yönetimi alanında kariyerine yeni başlayan birine büyük bir bankada veya bir fintech girişiminde çalışmasını tavsiye eder misiniz?
Bu, kişiliğinize ve hangi potansiyel kariyere sahip olmak istediğinize bağlıdır. Bir startup'ta çalıştığınızda daha fazla esnekliğe ve özerkliğe sahip olursunuz, ancak baskı da daha fazladır. 13 kişilik bir şirkette çalışırken her gün şunu merak ediyordum: “Yarın ışıklar açık olacak mı?” Her işe yetişecek çalışanımız yoktu.
Bir şeyi halletmem gerektiğinde bana yardım edebilecek ya da işin uzmanı olan birini bulamıyordum. Yani yeni beceriler öğrenmeyi kendinize görev ediniyordunuz.
Mesela veri tabanımızdan veri sorgulamam gerekiyordu. Geliştiricilerimiz SQL'in nasıl yazılacağını biliyorlardı ama ellerinde zaten yeterince iş vardı. Onlar benim talebim üzerinde çalışana kadar son teslim tarihim geçmiş olacaktı. Böylece SQL'i ve veri tabanımızı nasıl sorgulayacağımı öğrendim.
Bazı insanlar hırs, dürtü, merak ve öğrenme aşkına sahiptir. Eğer bu zorluğu kabullenip üstesinden gelmek istiyorsanız, bir startup'a girmenizi tavsiye ederim. İyisiyle kötüsüyle buna mecbur olduğunuz için o ortamda çalışırken çok daha fazla şey öğrenirsiniz.
Öte yandan, bunu istemeyen, yalnızca bir konuda uzmanlaşmak isteyen parlak insanlar da var. Yani bir sorgu yazılması gerektiğinde bunu mühendisimin yapmasını ve bunun onların işi olmasını istiyorum. Bir startup’ta ise her şey size bağlıdır. Mesela pazarlama materyaline mi ihtiyacınız var? Öyleyse kendiniz yapın.
Çok önemli olan başka bir şey de ilk işimde üst düzey yöneticilerin olağanüstü olmalarıydı. Onlar deneyimli startup adamlarıydı. Hiçbir zaman ortalıkta görünmeyen bir CEO yerine, her aşamada yanınızdaydılar. Herkesten daha fazla çalıştıklarını görürdünüz. Bu, sizin onlar için çalışmayı tutkuyla ve mutlulukla yapmanızı sağlar.
Citi'de durum farklıydı. İşleri sizin için yapabilecek kaynaklara ve ekiplere sahip olmak harikaydı çünkü bu sayede günlük sorumluluklarınıza odaklanabiliyordunuz. Orada, tanıdığım en zeki insanlardan bazılarıyla çalıştım. Sadece işlerinde harika değil, aynı zamanda harika profesyoneller ve mentörlerdi.
Yani 25 yaşındaysanız, fintech alanının ötesinde nasıl profesyonel olunacağını öğrenmek istiyorsanız ve sert bir yapıya sahipseniz, bir startup'a katılın derim.
Fintech ürün yönetimi rolünün diğer ürün yönetimi rollerinden farkı nedir?
Fark, olayları düşünme ve olaylara yaklaşımınızda ortaya çıkıyor. Finans sektöründe, yalnızca sektörde var olan spesifik kuralların, düzenlemelerin ve kullanıcı deneyimlerinin farkında olmak için belirli bir şekilde düşünmeniz gerekir.
IBM'de çalıştığım dönemde KYC (müşterini tanı) bir terim değildi, hatta bunu hiç duymamıştım. Finansal hizmetler sektöründe ise, KYC o kadar önemli bir bileşendir ki, onu ürün yönetimi stratejinize dahil etmeniz gerekir.
Fintech ürün yönetiminde, çözdüğünüz problemler nedeniyle durum farklıdır. Beyninize belirli bir şekilde düşünmeyi öğretmeniz gerekir. Citi'deki ilk fintech işim için, önce kurallar ve düzenlemeler, sonra da inovasyon üzerine düşünmek üzere eğitildim. Girişimlerde ise tam tersi; önce inovasyonu sonra da düzenlemeleri düşünürsünüz. Önce teknolojiyi oluşturursunuz, sonra da onun etrafındaki kuralları ve düzenlemeleri oluşturursunuz.
Fintech ürün yönetiminde kendinizi müşterinin yerine koymalısınız çünkü seçeneklerin olduğu bir dünyada yaşıyoruz. Uber ile kötü deneyimleriniz varsa Lyft'e gideceksiniz. Başka bir seçenek bulacaksınız çünkü bu mümkün ve de kolay.
Tüketici olarak seçim şansına sahip olmayı seviyorum. Katı bir sınıflandırmaya maruz kalmadığımı veya tek bir şey yapmaya zorlanmadığımı bilmek bana mutluluk veriyor. Ama bir ürün müdürü olarak bu bir ölüm öpücüğü gibidir. Bu en kötü şeylerden biri.
Bu yüzden finans dünyasındaki müşterilerin nasıl düşündüğünü ve gerçekte ne istediklerini öğrenmelisiniz. Farklı sektörlerde çalışabilmeniz açısından ürün yöneticisi olmak harikadır. Ancak fintech alanında bu uzmanlığa sahip olmak önemlidir.
Bu anlamda, işin başına ürün yönetimi deneyimi olan ancak fintech konusunda deneyimsiz birini getirirseniz, çok daha dik bir öğrenme eğrisine sahip olacaktır çünkü finans dünyasının nasıl çalıştığını ve müşterilerin ne aradığını anlamaz.
Böyle bir rol için sahip olunması gereken temel teknik beceriler nelerdir?
Bu biraz işe bağlı. Bazı şirketler ürün yöneticilerinin diğerlerinden daha teknik olmasını ister. Temel SQL bilgisine sahip olmak faydalıdır. Bir geliştirici gibi değil ama sorgu yazabilmek değerlidir.
Confluence ve Figma, ürün yöneticilerinin yüzde doksanının kullandığı temel araçlardan bazılarıdır. Dolayısıyla bunu öz geçmişinizde bulundurmak ve bir görüşme sırasında bundan bahsetmek, işi güvence altına almanıza yardımcı olmasa da işe alım uzmanının sizi işe alırken rahat hissetmesini sağlayacaktır.
Bir diğer yararlı beceri ise verileri anlayıp yorumlayabilmek, verileri çözebilmek ve verilerden çıkarım yapabilmektir. Bu nedenle en azından orta düzeyde Excel kullanımı önemlidir.
Yeni bir ürünün veya özelliğin potansiyel başarısını nasıl ölçersiniz?
Bir ürün oluşturmanın bir kısmı KPI'ları, yani temel performans göstergelerini tanımlamaktır. Bu göstergeler, ürünlerinizi başarıya ulaştıracağını düşündüğünüz unsurlardır. KPI'ları tanımladıktan sonra verileri analiz edebilir ve ürün veya hizmetinizin başarılı olup olmadığını belirleyebilirsiniz.
Müşteriye yakın olmak önemlidir. Anketler ve odak grupları gibi müşterinin karşısına çıkmanıza yardımcı olabilecek birçok yol vardır.
İyi bir ürün yöneticisi, lansman öncesi görüşmelerde ve UAT testlerinde bu konuşmaları yürütür, böylece üretime geçtiğinizde, ürününüzü kullanınca "İhtiyacım olan şey bu, işte bu şekilde çalışmalı" diyen müşterileriniz olur.
Bir ürün üretilmeden önce KPI'ları tanımlamak önemlidir. Gelir odaklı bir şeyden bahsediyorsanız, KPI geliri X tutarında artırıyor olacaktır.
Gelire bağlı olmayan pek çok geliştirme de var. Kullanıcı arayüzünde müşteri deneyimini daha iyi hale getirecek bir şeyi düzeltebilirsiniz; belki zamanlarını 30 saniye kısaltabilirsiniz, bu harikadır, ancak şirkete para kazandırmaz. Bunlar yapılması en zor iyileştirmelerdir çünkü yöneticileri geliri artırmayacak bir şey için ödeme yapmaya ikna etmek her zaman kolay değildir, ancak öğrenilmesi çok önemli bir beceridir.
İyi bir EPIC yazmanın anahtarı nedir?
EPIC’ler, ürün yöneticilerinden geliştiricilere kadar geniş bir yelpazedeki kişiler tarafından görülüyor. Bu yüzden aşırı teknik değil, yeterince teknik olmaları önemlidir. Herkes bunları okuyabilmeli ve anlayabilmelidir.
EPIC yazmanın önemli noktalarından biri kabul kriterleridir. Bir geliştirici işini tamamladığında kabul kriterlerine geri dönebilir ve kendisine şu soruyu sorabilir: "Az önce oluşturduğum şey, kabul kriterlerinin söylediği şeyi yapıyor mu?"
Bu yüzden bir EPIC yazarken detay odaklı olmanız gerekir. Sadece uygulamanın kendisinde değil, aynı zamanda spesifik kabul kriterlerinde de. Geliştirme ekibiniz ilk olarak kabul kriterlerini okuyacak, ardından "Tik veya çarpı at" diyecekler; tik görevlerini tamamladıkları, çarpı ise bir şeylerin çalışmadığı anlamına gelir.
Yani bu, sizin onlara çalışmalarını bu kriterlere göre değerlendireceğinizi açıkça ifade etme şekliniz. Eğer bir EPIC bunları yapamıyorsa, o zaman işinizi yapmamışsınız demektir.
Yakın gelecekte fintech ürün yönetiminde iş bulabilmek için ne gibi becerilere sahip olmak gerekir?
Yapay zeka zaten devrim niteliğinde bir alan ancak gelişiminin ilk aşamalarındayız. On yıldır ortalıkta olmasına rağmen, yakın zamana kadar ilgi odağı olmamıştı.
Yani eğer yeni başlayan biri olsaydım, yapay zeka konusunda eğitim almak için elimden gelenin en iyisini yapardım ve bu alana dahil olmaya çalışırdım. İster finansal hizmetlerden ister başka bir alandan bahsediyor olalım, hepsinin bir yapay zeka bileşeni olacak. Eğer bu altyapıya sahipseniz, bu önümüzdeki 5-10 yıldaki kariyeriniz için iyiye işaret olacaktır.
Fintech'teki hangi trendler önümüzdeki birkaç yılda büyümeyi tetikleyecek?
Ödeme sektörünü değiştirmeye başlayan trendlerden biri temassız biyometridir. Açıkçası temassız teknoloji uzun zamandır var ama plastik parçası kullanma düşüncesinden uzaklaşıyoruz.
Gelecek biyometride. Ödeme yapmak için kredi kartı sağlayıcınızda parmak izinizin veya göz kürenizin okuyucular tarafından taranmasını sağlayacak bir oturum açacaksınız.
Bu, bugün küçük ölçekte mevcuttur. Ancak her şeyin dijital ve temassız hale geldiği ödemelerde cüzdan taşımaya gerek kalmaması neredeyse gerekli, dolayısıyla bu kesinlikle gelişen bir teknoloji. Şu anda öyle bir şey yok ama sanırım bundan beş yıl sonra farklı bir hikayeye tanık olacağız.
Çeviri: Tuğba Cömert