PR, şirketlerin sadece mesajlarını değil, aynı zamanda değerlerini de iletmelidir. Şirketin ölçeği ne kadar büyük veya küçük olursa olsun medyada yerini almalıdır çünkü göz önünde olmayan şirketler geride kalırlar!
Laba’da 6 Eylül’de başlayacak PR Yönetimi online eğitimi öncesinde IBM Türkiye İletişim ve KSS Ülke Lideri Begüm Özbek ile değerlere dayalı kurumsal iletişim ile ilgili olarak keyifle okuyacağınız bir röportaj gerçekleştirdik.
1. Bir kurum için PR ne ifade eder?
PR terimi Türkçede “halkla ilişkiler” olarak geçen meslek dalının İngilizcesinden türemiş bir kısaltmadır. Ancak bizim dilimize de artık PR kavramı olarak yerleşmiş bulunuyor. Birçok kurumda bunun uygulamasını “kurumsal iletişim” adıyla görüyoruz.
PR, aslında bir kurum ile paydaşları arasındaki ilişkileri yöneten bir birimdir. Bir kurum kendi faaliyet alanı içerisinde yer alan konuları kamuoyunu da içine alacak şekilde bütün paydaşları ile paylaşmak ister. Bunun için de bir haberleşme sistematiğine ihtiyacı bulunur. Kurumlardaki PR çalışanlarının temel sorumluluk alanlarından biri de işte bu iletişim ağını oluşturmak ve yönetmektir.
PR haberleşmenin yanı sıra, kurumlar için “itibar”ın oluşturulması ve korunmasını da temsil eder. Bir kurumun paydaşları nezdindeki itibarının en iyi şekilde sürdürülebilmesi adına PR faaliyetlerine, sağlıklı ve düzenli iletişim aksiyonlarına ihtiyaç bulunur. Bu anlamda PR, özellikle de günümüzde kurumsal kültürünü oluşturmuş bütün kurumlar için hayati önem taşıyor.
2. Ana hatlarıyla PR bir kuruma neler katmayı hedefler?
PR öncelikle itibarın korunması ve sürdürülmesi konusunda aktif rol oynar. “Güven” burada anahtar kelime görevi görüyor. Hayata geçirilen bütün PR aksiyonlarında ve çizilen PR stratejilerinde, hedef kitle ile güvene dayalı bir bağ oluşturulmasına dikkat etmek büyük önem taşıyor. İtibar ise bir kurumun ekonomik sürdürülebilirliğinin olmazsa olmazıdır. Kurumlar ekonomik varlıklarını sadece sahip oldukları maddi varlıklarla değil, entelektüel varlıklarla da sürdürürler. İtibar da bir kurumun “katma değer” yaratma yolundaki en önemli güç kaynağıdır.
Marka değerinin yükseltilmesi ve bu yolla kurumun ekonomik değerinin de artırılmasında yine PR stratejisi önemli bir rol oynuyor. Özellikle de pandemi gibi zorlu kriz koşullarının çıkışında, PR aksiyonlarına olan ihtiyacın arttığını görüyoruz. Çünkü kurumlar hem kendilerini anlatmak hem de pazarda önemli bir yer edinmek adına iletişim araçlarına ihtiyaç duyuyor. Bu iletişim araçlarının uygun bir strateji dahilinde kullanılması ve aksiyonların belirlenmesi de yine PR uzmanlarının önemli bir görevi.
3. Kriz ve itibar yönetiminin kurumların varlığı için önemi nedir?
Sosyal medyanın hayatımıza bu kadar nüfus etmediği ve yazılı basın ile TV üzerinden bilgi alışverişinin yoğun olduğu dönemlerde, okuyucu ve seyirci kitlenin geri dönüşünü bu kadar net göremiyorduk. Dijitalleşmenin hızlanması ve artık sosyal medyanın da hayatımızda önemli bir yer edinmesi ile birlikte, itibar ve kriz yönetimi daha büyük önem kazandı. Çünkü negatif algının sosyal medya üzerinden yayılım hızı çok kısa. Bu da artık itibar ve kriz yönetiminin daha dikkatli bir şekilde ele alınmasını şart koşuyor.
İtibar bir kurumun en önemli sermayeleri arasında yer alıyor. Krizler ise itibar kaybının en önemli nedeni. Bu nedenle her iki konuda da stratejilerin belirlenmesi, olası senaryoların önceden ortaya konularak gerekli aksiyonların da yine önceden belirlenmiş olması gerekiyor. Bu da kurumsal bir iletişim yönetimi ile gerçek oluyor.
4. İç iletişimde hedef ve öncelikler nedir?
İç iletişim, bir kurum için çok büyük önem taşıyor. Çünkü iletişim öncelikle içeriden başlar ve dışarıya doğru da etkileri yayılır. Çalışanların şirketin vizyonu, hedefi ve kültürüne hakim, mevcut gelişmelerden haberdar olması, kurumun üst yönetimi ile çalışanlar arasında güçlü bir iletişimin varlığı mevcut iş süreçlerine de olumlu yansıyor.
Pandemi ile birlikte çalışanlar ile iletişim ihtiyacının daha da arttığı bir iki yılı ardımızda bıraktık. Özellikle uzaktan çalışma sistemi, iç iletişim aksiyonlarının da güçlü, düzenli ve çalışanların ihtiyaçları ile uyumlu olmasını gerektiriyor. Bu anlamda, bütün kurumsal yapılarda iç iletişim her geçen gün önem kazanmaya devam edecek.
5. Şirketinizin sosyal medya kanallarını PR Yönetimi gözüyle nasıl konumlandırırsınız?
Sosyal medya üzerinden iletişime açık bütün kurumların, şirketin iletişim stratejileri ve şirket kültürü ile uyumlu bir dilde, doğru frekansta iletişimini devam ettirmesi, kurumun itibarı açısından önem arz ediyor. Sosyal medyada kurumun faaliyet alanları ile ilgili bilgilere yer verilmesi, özel günlerde kurumun perspektifinin paylaşılması, lider iletişimine yine bu mecralarda yer verilmesi gibi çok çeşitli aksiyonlar bulunuyor. Sosyal medya kanalları aynı zamanda bir kurumun kendi hedef kitlesi ile olan bağını güçlendirmek, geri dönüşler almak noktasında da önemli bir göreve sahip.
Önemli olan bu kanalların kullanımı konusundaki stratejinin doğru belirlenmesi, bu yolla daha fazla sayıda ilgili takipçiye ulaşılarak kurum hakkındaki bilgilerin sağlıklı ve kontrollü bir şekilde iletilmesini sağlamak. Sosyal medya stratejisinin her zaman kurumun iletişim stratejisi ile doğru orantılı ve 360 derece iletişim perspektifiyle yönetilmesi muhakkak başarıyı da beraberinde getirecektir.
Buna ek olarak, sosyal medya artık kriz yönetiminin de en çok yapıldığı ve bu gözle de yine gerekli stratejilerin önceden belirlenmesi gereken bir mecra. Bu nedenle, günümüzde kurumların artık PR stratejileri içerisinde sosyal medya kanallarının doğru bir şekilde kullanılmasına önem vermesi gerekiyor. Günümüzde artık birçok sosyal medya mecrası bulunuyor.
Bunların hepsi mi, yoksa belirli bir kısmında mı aktif olunması gerektiği konusu da yine kurumun genel hedefleri ile uyumlu bir şekilde belirlenmeli. Artık kurumların hesapları da birer sosyal medya mecrası olduğundan, buradaki bilgilerin aktarım şekli, dili ve sıklığı da kurumun dijital dünyada konumlandırılmasında dikkat edilmesi gereken hususlar arasında yer alıyor.
6. Günümüzde kurumların sosyal sorumluluk yaklaşımlarını belirlerken neleri önceliklendirmeleri gerekiyor?
Sosyal sorumluluk alanında hayata geçirilecek projeleri belirlerken, kurumun ana faaliyet alanı, hangi alanlarda etki gösterdiği, fayda sağlayacağı alanı belirlemekte önemli bir rol üstleniyor. Sosyal sorumluluk aksiyonlarının başarılı olması için ekonomik, çevresel ve sosyal sürdürülebilirlik konularından birinde ya da birkaçında faaliyet gösterildiğini görüyoruz. Sürdürülebilirlik konusu birçok kurumun ana odağında yer alıyor. Sürdürülebilirliği sadece çevresel açıdan ele almayıp bütünsel bir şekilde yaklaştığımızda, gerçek sosyal etkiyi yaratabileceğimiz görüşündeyim.
Bu anlamda sosyal sorumluluk projeleri hayata geçirilirken “etki” odağına dikkat edilmesi, ortaya çıkan sonuçların sürdürülebilirliği ve alt bileşenlerini desteklemesi, fayda yaratması büyük önem taşıyor. Bu anlamda günümüzde birçok başarılı sosyal sorumluluk projesinin de hayata geçmekte olduğunu görüyoruz. Bu anlamda atılan her adım, yarattığı çevresel ve sosyal etkinin yanı sıra ilgili kurumun da varlığını güçlendiriyor. Sosyal sorumluluk projeleri hiçbir zaman bir iletişim aracı olarak konumlandırılmamalı. Buradaki amaç, sorumluluk bilinci ile uyumlu projelerin hayata geçmesi olmalıdır.
Bu amaca uygun hayata geçirilen projelerin iletişimi ise zaten kendiliğinden büyük bir etki yaratacaktır. Sosyal sorumluluk alanında atılan her bir adımın ise kurumun iletişim kanalları üzerinden paylaşılması, etkileşimi, şeffaflık ilkesini ve bu yolla şirkete olan güven duygusunu da pekiştirecek güçte bulunuyor.