Для отслеживания статуса заказа — авторизируйтесь
Введите код, который был выслан на почту Введите код с SMS, который был выслан на номер
Код действителен в течение 5 минут Код с sms действителен в течение 5 минут
Вы уверены, что хотите выйти?
Сеанс завершен
На главную
Blog

Arama

içerik

İş Yeri Stresinde Kaç ya da Savaş Tepkisi: Sinir Sistemi Nasıl Etkileniyor?

Bu makale, iş yeri stresinin otonom sinir sistemi üzerindeki etkilerini ve bu stresi yönetmek için alınabilecek önlemleri ele almaktadır.

preview-1-66bc63d02b261390515987.webp

Günlük hayatımızda karşılaştığımız stres faktörleri, bazen vücudumuzun beklenmedik tepkiler vermesine neden olabilir. Bu tepkilerin kaynağı, derinlerde yatan ve hayatta kalmamıza yardımcı olan otonom sinir sistemimizdir. Ancak, modern yaşamın getirdiği streslerle başa çıkmak için bu sistemin nasıl çalıştığını anlamak, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığımızı koruma yolunda önemli bir adım olabilir. İş yeri stresi gibi günlük yaşamın kaçınılmaz bir parçası haline gelen durumlarla nasıl başa çıkabileceğimizi keşfetmek için sinir sistemimize daha yakından bakmaya ne dersiniz?

Sinir Sistemi ve Stres İlişkisi

Stresle başa çıkmamızda bu sistemlerin işleyişini anlamak bize ne gibi avantajlar sağlar? Gelin, birlikte inceleyelim! Otonom sinir sistemimizde iki ana bileşen vardır: parasempatik sinir sistemi ve sempatik sinir sistemi. Parasempatik sinir sistemi, biz dinlenme ve güvenlik halinde olduğumuzda aktiftir. Bu sistem, "dinlen ve sindir" (rest and digest) fonksiyonlarını yönetir. Sempatik sinir sistemi ise, "savaş ya da kaç" (fight or flight) tepkisini yönetir ve tehdit altındayken aktif hale gelir. Bu iki sinir sistemi aynı anda aktive olmaz; biri aktif olduğunda diğeri baskılanır.

Sinir Sistemi Nasıl Çalışır?

Sinir sistemimizin işleyişi, fizyolojimizin temel bir parçasıdır ve insanlık tarihi boyunca hayatta kalmamıza yardımcı olmuştur. "Kaç ya da savaş" tepkisi, ilk insanlardan bu yana bizi ormandaki yırtıcı hayvanlardan ve diğer tehlikelerden korumuştur. Bu süreçte, kan kaslara pompalanır, sindirim yavaşlar, hatta durur; böylece kaslara gerekli enerji sağlanır ve kişi karşılaştığı tehditle mücadele edebilir. Ancak günümüzde, bir yırtıcıyla karşılaşma ihtimalimiz düşük olsa da, iş yerinde veya günlük yaşamda stresle karşılaştığımızda, sinir sistemimiz hâlâ bu ilkel tepkiyi verir. Sıkı teslim tarihleri, zorlayıcı bir yönetici veya beklenmedik bir olayla karşılaştığımızda, bedenimiz tıpkı ormandaki bir tehlike ile yüzleşiyormuş gibi tepki gösterir. Hayati bir tehlike olmasa bile, sinir sistemi bu ayrımı yapamaz ve benzer biyolojik süreçleri ve hormonları harekete geçirir. "Kaç ya da savaş" tepkisi uzun süre aktif kaldığında ve kişi stresini etkin bir şekilde yönetemediğinde, bu durum kronikleşir. Bu süreçte, sindirim ve bağışıklık sistemleri gibi birçok vücut fonksiyonu olumsuz etkilenir. Baskılanan bağışıklık sistemi, kişiyi çeşitli hastalıklara karşı savunmasız hale getirir. İnanması zor ama gerçek şu ki, dengelenmeyen iş yeri stresi, kalıcı hasarlara yol açabilir.

Sinir Sistemini Düzenlemenin 6 Etkili Yolu

Öncelikle duruma karşı farkındalık kazanmak en önemli adımdır. Farkındalığın ardından, kişinin aktif bir kararlılıkla sinir sistemini dengelemek için çaba göstermesi gerekir. Basit ama etkili yöntemler, uygulandıklarında güçlü sonuçlar doğurabilir.

  1. Sorunu fark edin ve hemen tepki vermekten kaçının: Her sorun karşısında tepkisel davranmak zorunda değilsiniz. Kendinize, meselelerin dünyanın sonu olmadığını hatırlatın ve daha az duygusal bir tepki verme alışkanlığı geliştirin. Alışkanlıklar, verdiğimiz tepkileri de şekillendirir; bu nedenle, ilk başta bunları kontrol etmek zor olabilir. Ancak, bu pratiğin kendisi, iyi bir gözlemci olmayı ve tepkilerinizi dikkatle incelemeyi içerir. Her odağınızı kaybettiğinizde, merkeze yeniden dönmeye çalışın. Günün sonunda, kızdığınız, sinirlendiğiniz ve tepki verdiğiniz olayların üzerinizdeki kontrolünün azaldığını fark edeceksiniz.
  2. Hareket edin: Stresi azaltmanın ve fazla enerjiyi kanalize etmenin en iyi yollarından biri fiziksel aktivitedir. Dünya Sağlık Örgütü, haftada en az 150 dakika, yani haftada 3 gün, her seferinde en az 30 dakika olmak üzere düzenli fiziksel aktivite yapmayı öneriyor. Bu tavsiyeye uymak zor geliyorsa, haftanın 3 günü tempolu yürüyüşler yapabilirsiniz. Bu yürüyüşler hem sinir sisteminizi hem de dolaşım sisteminizi düzenler ve vücudunuzu daha sağlıklı bir dengeye getirir.
  3. Yediklerinize dikkat edin: Sağlıksız gıdalar ve fast food tüketimi, vücutta toksik etkilere yol açar. Karaciğer ve diğer organlar, bu toksinleri ortadan kaldırmak için daha fazla çalışmak zorunda kalır, bu da vücuda ek bir yük ve stres getirir. Bu yükü azaltmanın en etkili yolu ise, sağlıklı beslenme alışkanlıklarını hayatınıza dahil etmektir. Kendinize çok katı kurallar koymadan, sağlıklı tercihler yapmaya başlayın. Eğer bir öğünde sağlıksız bir yiyecek tükettiyseniz, bir sonraki öğünde daha sağlıklı bir seçim yapın. Örneğin, bir salata veya ızgara sebzelerle zenginleştirilmiş bir protein yemeği tercih edebilirsiniz. Uzmanlar, ani detoksların ve şok diyetlerin etkili olmadığını ve vücutta daha fazla strese yol açtığını belirtiyor. O yüzden bu yaklaşımlardan uzak ve daha kalıcı olan alışkanlıklar geliştirmeye başlayın.

Bunlara ilaveten dengeli ve sağlıklı beslenmenin stresi yönetmekte etkili yöntemlerden biri olduğu biliniyor. Her gün mutlaka sebze, meyve ve süt grubunu; bunlara ilaveten kuruyemişler gibi sağlıklı yağ gruplarını beslenmenize dahil etmeyi unutmayın. Şekerli gıdalardan mümkün mertebe uzak durun. Eğer alkol tüketiyorsanız, tükettiğiniz birimi ve gün sayısını kısıtlamaya özen gösterin. 

  1. Kendinize iyi gelen şeyleri keşfedin ve bu aktiviteleri hayatınızın bir parçası haline getirin: Enerjinizi yükselten, sizi destekleyen insanlarla vakit geçirin; alışkanlık gereği görüştüğünüz, ancak size iyi gelmeyen insanlarla aranıza mesafe koyun. Bazen yalnız başınıza vakit geçirmenin keyfini çıkarmayı öğrenmek, size huzur ve içsel denge kazandırabilir. Kendi başınıza yapmaktan hoşlandığınız aktiviteleri mutlaka hayatınıza dahil edin; bu, ruhunuzu beslemenin en güzel yollarından biridir.
  2. Açık iletişim kurmayı bir alışkanlık haline getirin: Sizi strese sokan durumları, olayları ve insanları belirleyin; ardından, suçlamadan uzak, yapıcı bir tutumla ve "ben" dili kullanarak duygularınızı ifade edin. Durumu sakince anlatabilmek, olaylar karşısında soğukkanlı kalmanızı sağlar ve gereksiz tepkilerden kaçınmanıza yardımcı olur.
  3. Nefes ve meditasyon çalışmalarını düzenli olarak uygulayın: Araştırmalar, bu tür aktivitelerin sinir sistemini dengelemekte son derece etkili olduğunu göstermektedir. Derin nefes aldığınızda, vücudunuz sakinleştiğinizi ve güvende olduğunuzu algılar. Bu farkındalık, hem bedeninizi hem de zihninizi olumlu yönde etkiler. Sağlıklı bir beden ve zihinle, potansiyelinizin en iyi versiyonunu ortaya koyabilirsiniz.

Sinir sistemimizin işleyişini anlamak, stresle başa çıkmada güçlü bir silah olabilir. İş yerinde ya da günlük yaşamda karşılaştığımız stres faktörlerine verdiğimiz tepkileri kontrol altına almak, hem bedenimiz hem de zihnimiz için uzun vadede olumlu sonuçlar doğuracaktır. Farkındalık kazanmak, doğru beslenmek, düzenli hareket etmek ve duygularımızı sağlıklı bir şekilde ifade etmek, bu sürecin ayrılmaz parçalarıdır. Kendimize iyi bakmak ve stresle daha etkili başa çıkma yollarını keşfetmek, hayatımızın her alanını daha dengeli ve huzurlu bir şekilde sürdürmemize yardımcı olacaktır.

Haber bültenimize abone olun

Haftada en iyi materyalleri içeren bir mektup. Hiçbir şeyi kaçırmamak için abone olun
Takip ettiğiniz için teşekkür ederiz
Konuya göre kurslar:
«Etkin Yöneticilik ve Liderlik»
İşletme ve Yönetim
Eğitmen Beril Atakul
16 Ekim 20 Kasım
Beril Atakul